Haklının Yolu Aydınlıktır: Mazlumu Bırakıp Güçlünün Yanında Duranın Yarını Karanlıktır
Makamlar, unvanlar, servet, güç, çevre…
Bunların hiçbiri bir insanın değerini belirlemez.
Bir insan ister ülkeyi yönetsin, ister ili–ilçeyi, ister bir topluluğu…
İster kanaat önderi olsun, ister sözü dinlenen biri…
Gerçek değeri belirleyen tek şey şudur:
Adaletin yanında durmak ve haksızlığa uğrayan mazlumun hakkını savunmak.
Çünkü unutmayalım:
Haksızlığa, zalimin zulmüne uğrayan herkes mazlumdur.
Bu mazlum bazen bir bireydir, bazen bir aile, bazen bir köylü, bazen bir işçi, bazen bir memur, bazen bir genç…
Mazlumun kim olduğuna değil, mazlum olduğuna bakılır.
Bugün bazıları, güçlü görünenlerin yanında durarak, yanlışı savunarak, zulmü meşrulaştırarak kendini “meşhurlaştıracağını” zannediyor.
Bazıları gücüne güveniyor: “Ben güçlüyüm, istediğimi yaparım.”
Bazıları hilecilerin, yalancıların, çetelerin kirli düzenlerine sessiz kalarak konumunu koruyacağını sanıyor.
Oysa bilmedikleri gerçek çok açık:
Mazlumu bırakıp güçlünün yanına geçen, kendi sonunu hazırlar.
Yanlışı savunanın yarını karanlıktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul’daki Canlı Yayın Uyarısı
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz gün İstanbul’da Jandarma-Emniyet-Sahil Güvenlik araç teslim töreninde, bakanların, komutanların, valilerin ve güvenlik bürokrasisinin tamamının bulunduğu geniş katılımlı programda canlı yayında çok net bir uyarıda bulundu:
“Bir dönem çok vahim yanlışlar yapıldı.
Milletimiz ve güvenlik güçlerimiz ağır bedeller ödedi.
Artık çetelere, hilecilere, yanlış iş yapanlara fırsat vermeyeceğiz.
Yöneticiler mazlumun, mağdurun, haklının yanında olmak zorundadır.”
Bu sözler sadece bir siyasi mesaj değil, devletin tablosunu, duruşunu, kırmızı çizgisini gösteriyor.
Aynı zamanda toplumun tüm kesimlerine verilmiş güçlü bir hatırlatmadır:
Gücün değil, hakkın yanında durun.
Mazlumu koruyun, zalimin karşısında durun.
Kur’an'ın Emri, Peygamber’in Uyarısı: Adaleti Ayakta Tutun
Adalet yalnızca hukuk sistemiyle değil, ilahi emirle de ayakta durur.
Nisa Suresi 135:
“Ey iman edenler! Kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine dahi olsa adaleti ayakta tutun.”
Maide Suresi 8:
“Bir topluma duyduğunuz kin sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Adil olun.”
Peygamber Efendimiz:
“Mazlumun duası ile Allah arasında perde yoktur.”
“Zulüm kıyamet günü karanlıklardır.”
Bu ayet ve hadisler bize şunu hatırlatır:
Mazlum kim olursa olsun Allah’ın himayesindedir.
Zalim kim olursa olsun akıbeti karanlıktır.
Zalime arka çıkan da aynı karanlığa ortak olur.
Kanaat Önderliği ve Güç Yanlışta Değil, Hakta Kullanılır
Toplum içinde bazı kişiler “kanaat önderiyim” der.
Bazıları çevresine, konumuna, gücüne güvenerek yanlış yapanların yanında saf tutar.
Bazıları hile yapanı, iftira atanı, güçlü olanı meşrulaştırarak, mazlumu yok sayarak kendini yükselteceğini sanır.
Oysa:
Kanaat önderliği bir makam değil, bir vebaldir.
Doğruya kefil olmak; yanlışa, yalana, zulme dur demektir.
Güçlü olanı değil, haklı olanı savunmaktır.
Mazlumu değil, güçlü yanlışı desteklemek; kişinin hem dünyasını hem ahiretini yakar.
Mazlumun Suskunluğu Güçsüzlük Değil, İlahi Bir İmtihandır
Mazlum çoğu zaman konuşmaz.
Ses çıkarmaz.
İsyan etmez.
Ama bu suskunluk güçsüzlük değildir:
Mazlum susar, fakat mazlumun duası susmaz.
Mazlum bekler, fakat mazlumun gecesi gündüzsüz kalmaz.
Mazlum sabreder, fakat sabır asla karşılıksız kalmaz.
Zalimin attığı her adımı önce Allah görür,
sonra devlet görür,
sonra adalet görür.
Ve zulmü alkışlayanlar da bu hesaptan kaçamaz.
Güçlünün Yanında Duranın Sonu Hep Aynıdır
Bugün gücüne güvenip haksızlık yapanlar,
yarın o gücün altında kalır.
Bugün zalimi alkışlayanlar,
yarın aynı acıyı paylaşır.
Bugün hilecinin peşinden gidenler,
yarın o hilenin içinde boğulur.
Bugün mazlumu yok sayanlar,
yarın kendi varlığının yokluğuyla yüzleşir.
Tarih bunun örnekleriyle doludur ve değişmez bir kanundur:
Zulümle yükselen, zulümle yıkılır.
Hak ile yürüyen, hak ile korunur.
Son Söz: Mazlumun Yanında Durmayanın Yolunun Sonu Karanlıktır
Mazlum kimdir?
Haksızlığa, zulme, iftiraya, adaletsizliğe uğrayan herkes.
Bu yüzden kim olursa olsun:
– Mazlumun tarafında durmak kazandırır.
– Haklının yanında olmak yüceltir.
– Adaleti savunmak insanı gerçek anlamda güçlü kılar.
Ama:
– Zalimle yürüyen küçülür.
– Yanlışı savunan karanlığa gömülür.
– Güçlünün gölgesine saklanarak haksızlığı alkışlayanlar sonunda yalnız kalır.
Çünkü:
Haksızlık yapanın yarını yoktur.
Mazlumun duası ise kapı kapatmaz; kapı açar.
Allah’ın adaleti de, devletin adaleti de bir gün mutlaka tecelli eder.
Ve bu gerçek, dün olduğu gibi bugün de yarın da geçerlidir.