9203,37%1,11
39,71% 0,11
45,62% -0,20
4287,56% -0,21
6935,52% 0,00
Geçmişin Türkiye’sinde yaygın bir söz vardı:
“Ya OKU, ya DOKU.”
Ancak Siirt, bu sözü bir ayrım değil, bir bütünlük olarak gördü.
Çünkü Siirtliler hem OKU’du, hem de DOKU’du.
Siirt’in “OKU” kısmı iki ayrı damardan beslendi:
Bilimle Oku: Cumhuriyet döneminde Siirt’ten çıkan doktorlar, mühendisler, öğretmenler, hâkimler ülkenin dört bir yanında görev alarak bilimsel gelişime katkı sundu.
İlimle Oku: Aynı zamanda medreseleri, âlimleri ve kanaat önderleriyle Siirt, asırlardır İslam ilminin ve maneviyatın önemli merkezlerinden biri oldu. Şeyh Ali Arınç, Seyyid Abdulhakim El-Hüseyni, Şeyh Fethullah gibi pek çok ilim erbabı bu topraklarda yetişti.
Siirt’in DOKU kısmı ise kelimenin tam anlamıyla ilmek ilmek örüldü.
Siirt Battaniyesi: 1950’lerden 1980’lere kadar neredeyse her evin bir köşesinde tezgâh vardı. Keçi tiftiğinden üretilen battaniyeler, sadece yerli halkın değil, tüm Türkiye’nin soğuk gecelerini ısıttı.
Kurtalan’ın Kök Boya Kilimleri: Doğadan elde edilen kök boyalarla yıpranmayan, solmayan, geleneksel motiflerle bezenmiş el dokuması kilimler.
Eruh’un Şal-Şepik Kumaşları: Dağ köylerinde kadınların ve erkeklerin giydiği, dayanıklı ve yerel dokuma ürünleri.
Baykan’ın Jirkan Halı ve Kilimleri: Hem kültürel bir miras hem de bir geçim kapısı. Jirkan bölgesinin geleneksel halı desenleri hâlâ yaşatılmakta.
Tillo, Pervari, Şirvan ve diğer ilçeler: Her biri kendi dokuma kültürünü yaşattı; Siirt bir “zanaat mozaiği”ne dönüştü.
Anlatılan “1900’lü yıllar” deyimiyle özellikle 1950, 60, 70 ve 80’li yıllar kastedilmektedir. Bu dönemlerde:
Siirt ekonomisinin can damarı dokumaydı.
Kadınlar evlerinde; erkekler küçük atölyelerde üretime katkı sağlardı.
El emeği ürünler İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük pazarlarda aranır hale gelmişti.
Bugün geriye baktığımızda, bu sözün ruhunu en iyi yansıtan şehirlerden biri hiç şüphesiz Siirt’tir:
“Ya Oku, Ya Doku” değil...
“Hem Oku, Hem Doku” diyenlerin şehridir Siirt.
Siirt’in sosyo-kültürel tarihine ışık tutan ve 1960’lı-70’li yıllarda çekildiği tahmin edilen bu karede; bir el dokuması battaniye üzerine işlenmiş “SİİRT PETROL GECESİ” yazısı dikkat çekiyor. Bu görüntü, dönemin yalnızca ekonomik beklentilerini değil, aynı zamanda Siirt’in zengin el sanatlarını, kadim geleneklerini ve toplumsal dayanışmasını yansıtan çok değerli bir belge niteliğinde.
1950’li yılların sonundan itibaren Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde, özellikle Siirt, Batman ve çevresinde petrol arama çalışmaları yoğunluk kazanmıştı. Yer altı kaynaklarının keşfiyle birlikte bölgeye yönelik ilgide büyük bir artış yaşanmış, devlet ve özel sektör yatırımları artmıştı. Bu gelişmeler, Siirt halkında hem ekonomik kalkınma hem de sosyal dönüşüm umudu uyandırmıştı.
İşte bu sürecin sembolik yansımalarından biri olarak “Siirt Petrol Gecesi” gibi kültürel etkinlikler organize edildi. Amaç sadece petrolü kutlamak değil, Siirt’in tarihini, el sanatlarını, mutfağını, müziğini ve emeğini de tanıtmaktı.
Etkinliğin en çarpıcı detayı, üzerine “Siirt Petrol Gecesi” yazılmış olan keçi tiftiğinden üretilmiş el dokuması Siirt battaniyesidir. Bu battaniye; soğuk kış gecelerini ısıtan sıradan bir eşya olmanın ötesinde, bir kültürel miras, bir sanat eseri olarak sunulmuştur.
Battaniye, %100 keçi tiftiğinden üretilmekteydi.
Dönemin kadınları evlerinin bir köşesinde, büyük sabır ve ustalıkla bu battaniyeleri dokurdu.
Yurt dışına ihraç edilen, Avrupa pazarlarında bile ilgi gören bir üründü.
Bu karedeki battaniye, Siirt’in emeğini ve sanatını temsil etmenin ötesinde; şehrin umudunu, üretkenliğini ve kimliğini yansıtıyor.
Söz konusu gecede; dönemin siyasetçileri, bürokratları, yerel yöneticileri, kanaat önderleri ve halktan çok sayıda kişi bir araya geldi. Etkinlikte:
Siirt mutfağından örnekler ikram edildi.
Yöresel kıyafetlerle yapılan sunumlar yer aldı.
Halk oyunları ve şiir dinletileri düzenlendi.
Siirtli zanaatkârlar ürünlerini sergiledi.
Fotoğrafta bir kadının elindeki geleneksel sunum tepsisi ve arka plandaki takım elbiseli beyefendiler, bu gecenin hem resmi hem halktan bir nitelik taşıdığını gösteriyor.
“Siirt Petrol Gecesi” gibi etkinlikler sadece bir akşam eğlencesi değil; halkın emeğiyle, toprağın bereketiyle ve zanaatkârların alın teriyle şekillenmiş bir kimlik beyanıdır.
Bu kareler, kolektif hafızamızı canlandırır.
Siirt’in ekonomik, kültürel ve sosyal kalkınma mücadelesinin simgesidir.
Petrol kadar değerlidir: çünkü bir milletin hafızasıyla geleceği dokunur.