9203,37%1,11
39,62% 0,16
45,68% 0,20
4296,95% 0,15
6933,62% 0,33
Adana’daki Siirtlilerden ve gönül insanı Kadir Özkan’dan selamlar…
Tarihin en büyük olaylarından biri olan Nuh Tufanı’nın Cudi Dağı ile olan bağı, bölge insanlarının ve araştırmacıların gündeminde önemli bir yer tutmaya devam ediyor. TRT'nin sahip olduğu 15 ulusal ve uluslararası kanal vasıtasıyla bu tarihi tezin tüm dünyaya duyurulması gerektiği çağrısı yükseliyor.
Adana’da yaşayan Siirtli hemşehriler ve bu alanda gönül veren Siirt Kadir Özkan, yürekten gelen şu sözlerle dikkat çekti:
“Yaklaşık 8 milyar insana, TRT’nin 15 kanalından Cudi Dağı'nın Nuh Tufanı efsanesiyle olan bağlantısını anlatabilirsek, işte o zaman bahtiyar olacağım.”
Bu duygu dolu çağrı, yalnızca bir inanç meselesi değil; aynı zamanda Türkiye'nin Güneydoğu’su için büyük bir turizm ve kültür potansiyelinin kapılarını aralayacak bir vizyon sunuyor.
Kur’an-ı Kerim’de açıkça ismi geçen Cudi Dağı, Nuh’un Gemisi'nin tufan sonrası karaya oturduğu yer olarak belirtiliyor. Bazı kaynaklara göre bugünkü Şırnak sınırlarında bulunan bu zirve, yalnızca dini değil evrensel bir insanlık başlangıcının simgesi olarak görülüyor.
Bu büyük teze göre; insanlık tufandan sonra Cudi Dağı’ndan yeryüzüne yayıldı. Eğer bu gerçek uluslararası belgeler, yayınlar ve kamu diplomasisi ile dünyaya doğru biçimde aktarılabilirse:
Güneydoğu Anadolu Bölgesi, inanç turizmi başta olmak üzere yerli ve yabancı turistlerin cazibe merkezi haline gelir.
Kültürel mirasımız uluslararası alanda daha görünür hale gelir.
Türkiye, kutsal metinlerde geçen “Nuh’un gemisinin karaya oturduğu topraklar” olarak dünya tarihine damga vurur.
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT), yayın gücü ve uluslararası kapsayıcılığıyla bu tarihi ve manevi değeri dünyaya tanıtmak için en güçlü mecralardan biri. Bu nedenle Adanalı Siirtliler ve konuya duyarlı vatandaşlar şu çağrıyı yapıyor:
“TRT'nin uluslararası gücüyle Cudi Dağı’ndan yükselen bu hakikati anlatan belgeseller, programlar ve yapımlar hayata geçirilsin. 8 milyar insana Cudi Dağı'nın gerçek zirve olduğunu anlatalım.”
Bu tarihi iddianın tanıtılması sayesinde;
Şırnak, Siirt, Hakkâri gibi iller başta olmak üzere bölge ekonomik ve sosyal gelişim kazanır.
Bölgenin güvenli, kültürel ve tarihi zenginliği tüm dünyaya anlatılır.
İnanç turizmi kapsamında hem Müslüman dünyadan hem de farklı inanç gruplarından insanlar bölgeyi ziyaret eder.
Kadir Özkan’ın ve birçok Güneydoğulu vatandaşın ortak temennisi şudur:
“Dünyaya Cudi Dağı’nı anlatabilirsek, işte o zaman hem kendi geçmişimize hem insanlığın köklerine hakkıyla sahip çıkmış oluruz. Cudi yalnızca bir dağ değil, insanlığın zirvesidir.”
Tarih boyunca anlatılan büyük tufan, yalnızca bir afet değil; aynı zamanda insanlığın ikinci doğuşunu simgeler. Semavi dinlerin ortak anlatımına göre, Nuh Tufanı sonrası gemi, Cudi Dağı’na oturmuştur. İşte bu nokta, insanlığın yeni başlangıç noktasıdır. Siirt-Şırnak hattında yer alan bu kutsal zirve, yalnızca coğrafi değil, ilahi bir kökene sahip merkez olarak da dikkat çekiyor.
Paylaşılan soy ağacında görüldüğü üzere, Hz. Nuh’un üç oğlundan biri olan Sam’dan gelen soy hattı, insanlığın çoğunun atası olarak kabul edilir. Bu soyağacının önemli halkaları şunlardır:
Hz. Nuh’un oğlu Sam’dan Şaleh, Asir, Fâlig gibi nesillerle devam eden soy hattı, Hz. İbrahim’e ulaşır.
Hz. İbrahim’den ise iki büyük peygamber ailesi ortaya çıkar:
Hz. İshak ve onun soyundan gelen Hz. Yakup (İsrail) ve Hz. Yusuf
Hz. İsmail ve onun soyundan gelen Hz. Muhammed (S.A.S)
Bu zincir, Mekke’den Kudüs’e, Urfa’dan Cudi’ye uzanan bir ilahi hat olarak kabul edilir. Böylece Cudi Dağı yalnızca bir dağ değil; insanlığın, peygamberliğin ve tevhid inancının tarihsel zirvesidir.
Cudi Dağı’nın, Nuh Tufanı sonrası insanlığın yeniden yeryüzüne yayıldığı nokta olduğuna inanılıyor. Bu inanca göre, Hz. Nuh’un çocukları, torunları ve onların soyundan gelen nesiller Mezopotamya’dan dünyaya yayıldı. Bu da Güneydoğu Anadolu’yu yalnızca bir coğrafi alan değil, insanlık tarihinin manevi ve soy bilimsel merkezi yapıyor.
Tarihsel ve dini metinlerle desteklenen bu soyağacı, büyük bir turizm ve tanıtım potansiyeli de taşıyor. TRT başta olmak üzere kamu yayın kuruluşlarına çağrı yapan araştırmacılar, akademisyenler ve bölge halkı şunları talep ediyor:
Cudi Dağı merkezli belgeseller, animasyonlar, çizgi dizilerle bu soy anlatısı genç nesillere aktarılmalı.
Dini kaynaklar, arkeolojik bulgular ve kültürel belgelerle desteklenen bir tarihsel anlatı dizisi hazırlanmalı.
TRT’nin 15 ayrı yayın kanalı aracılığıyla bu anlatı dünya kamuoyuna tanıtılmalı.
Cudi Dağı, Harran, Urfa ve Şırnak ekseninde bir inanç turizmi rotası oluşturulmalı.
Cudi Dağı, yalnızca Nuh’un gemisinin karaya oturduğu yer değil; insanlık ailesinin tekrar yeryüzüne yayıldığı kutsal merkezdir. Bu dağdan doğan ilahi zincir, Hz. İbrahim’i, Hz. Yakup’u, Hz. Yusuf’u ve nihayetinde Hz. Muhammed’i (S.A.S) kapsamaktadır. Dolayısıyla bu tezin dünyaya duyurulması, yalnızca bir tarihi anlatı değil; medeniyetin özüne yapılan bir yolculuk olacaktır
.