14292,72%0,97
42,69% 0,01
50,18% 0,06
5956,04% 0,92
9548,83% 0,71
Son dönemde Avrupa’nın Türkiye politikasıyla ilgili dikkat çekici itiraflar gündeme geliyor. İtalya merkezli Il Gazzettino gazetesinde yayımlanan bir analiz, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik sürecinin bilinçli olarak yavaşlatıldığını ve engellendiğini ortaya koydu. Ancak ilginç olan, ne Avrupa ne de NATO’nun Türkiye’den tamamen vazgeçemeyeceği gerçeği.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BRICS ülkeleriyle kurduğu yakınlaşma, Batı dünyasında rahatsızlık yaratmış görünüyor. Türkiye’nin bu çok taraflı diplomasi hamlesi, NATO içinde bazı gerilimlere yol açtı. Artık Türkiye, sadece bir müttefik değil; küresel güç dengelerini etkileyebilecek bağımsız bir aktör olarak görülüyor.
Analizde, Avrupa’nın demokrasi ve özgürlük söylemleriyle Türkiye’nin önünü tıkadığı ancak bu politikanın arkasında derin bir çelişkinin bulunduğu vurgulanıyor. Avrupa ve NATO, Türkiye’yi sistemin dışına itmeye çalışsa da, onu kaybetmenin yaratacağı boşluğu doldurmanın mümkün olmadığını kabul ediyor.
Yazıda Türkiye’nin zaman zaman “zorlayıcı” ve “öngörülemez” bir müttefik olduğu, ancak bölgesel ve küresel güvenlik açısından vazgeçilmez olduğu belirtiliyor. Türkiye olmadan Batı’nın Rusya ve Çin karşısında stratejik açıdan zayıflayacağı kaydediliyor.
Türkiye’nin yalnızca NATO’ya bağlı kalmadığı, Asya, Orta Doğu, Afrika ve Balkanlar gibi farklı bölgelerde aktif ve etkili politikalar yürüttüğü ifade ediliyor. Bu çok yönlü dış politika, Batı’da bir huzursuzluk kaynağı olarak görülüyor.
Türkiye’nin ekonomik yatırımlarla da öneminin arttığı belirtiliyor. Çinli BYD gibi büyük firmaların Türkiye’deki yatırımları, ülkeyi sadece bir geçiş noktası değil, karar alma merkezi haline getiriyor. Bu durum, Batı için beklenmedik ve zor bir gelişme olarak yorumlanıyor.
Analiz, Avrupa ve ABD’nin Türkiye ile ilişkilerinde hassas bir denge kurduğunu, Türkiye’siz bir küresel güvenlik mimarisinin kurulamayacağını net bir şekilde ortaya koyuyor. Ankara’nın artan bağımsızlığı, sadece bölgesel değil, küresel dengeleri de değiştiriyor.
Batı neden Türkiye’nin önünü bilinçli olarak kapatırken, aynı zamanda vazgeçilmez görüyor?
Erdoğan’ın BRICS hamlesi sadece yeni bir ortaklık mı yoksa Batı’ya verilen bir mesaj mı?
Türkiye gerçekten yönünü değiştiriyor mu, yoksa sadece elindeki imkanları daha etkili mi kullanıyor?
Batı, bu yeni duruma karşı ne tür stratejiler geliştiriyor olabilir?
Kesin olan şu: Türkiye, artık geçmişten çok farklı bir konumda. Bu değişim, Ankara’nın yanı sıra Washington, Brüksel ve Berlin’de de kayda değer bir etki yaratıyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.