1989’un neşeli aile sofraları, 2025’in sessiz ekran dünyasına yenildi.

Bir dönemin kahkahalarla, sohbetlerle dolu aile buluşmaları yerini telefon ve tablet ışıklarının gölgesinde geçen sessizliğe bıraktı. Toplumsal değişimin simgesi olan bu tablo, “ne çok şey kaybetmişiz” dedirtiyor.

1989’un Neşeli Sofraları
1980’li yılların sonlarında aileler için en değerli zamanlardan biri sofrada geçirilen anlardı. Çocuklar, anne-babalar, dedeler ve nineler aynı masanın etrafında buluşur, yemek yalnızca karın doyurmak değil; muhabbet, paylaşım ve birliktelik demekti. Kahkahalar sofraya yayılır, göz göze gelmenin, hatıra biriktirmenin kıymeti vardı.

2025’in Dijital Sessizliği
Aradan geçen 36 yıl, teknolojiyi günlük yaşamın merkezine yerleştirdi. Artık aile bireyleri aynı çatı altında olsa bile farklı dünyalara dalmış durumda. Telefonlar, tabletler, sosyal medya uygulamaları insanları birbirinden koparıyor. Sofralarda kahkaha yerine sessizlik, göz göze bakışlar yerine ekran ışıkları hâkim.

Kaybolan Değerler
Sosyal medya bağımlılığı, aile içi iletişimi azaltırken, bireylerin paylaştığı samimiyeti ve sıcaklığı da gölgede bırakıyor. Uzmanlar, bu değişimin toplumsal bağlarda zayıflamaya, bireysel yalnızlaşmaya yol açtığını belirtiyor. Birçok kişi geçmişe dönüp baktığında “ne çok şey kaybetmişiz” sözleriyle iç çekiyor.

Toplumsal Uyarı
Bu değişim yalnızca nostaljik bir serzeniş değil, aynı zamanda bir uyarı. Aile bağlarının teknolojiye teslim edilmesi, gelecek kuşakların ortak değerlerden kopmasına yol açabilir. Toplum bilimciler, teknolojinin faydalarını reddetmeden, ancak aile bağlarını koruyacak bir denge kurulması gerektiğini vurguluyor.

Son Söz

36 yıl önce sofralarda paylaşılan kahkaha ve sohbetlerin yerini bugün ekran sessizliği aldı. Görseldeki değişim, aslında hepimize şu soruyu hatırlatıyor: “Teknolojiye hükmeden biz miyiz, yoksa teknoloji mi bize hükmediyor?”