Siirt ile Eruh arasında uzanan kadim coğrafya, yıllardır yalnızca dağlarıyla değil, birbirine hayat veren nehirleriyle de bölgenin kaderini şekillendiriyor. Geçmişte Botan Barajı'nın bulunduğu noktanın üst tarafında yer alan Ğıyert (Geyikdere) Köyü'nden itibaren başlayan su toplama havzası, bugün yalnızca Siirt'in değil, tüm Güneydoğu'nun en önemli su sistemlerinden birine dönüşmüş durumda.
Bölgenin doğasını, kültürünü ve ekonomik yaşamını belirleyen bu büyük havzada;
Dicle, Batman, Pisyar, Başur, Kezer ve Zorova gibi altı önemli akarsu, aynı coğrafi hatta birleşerek devasa bir su kütlesi oluşturuyor.
Geçmişte Botan Çayı'nın dik kayalıkları arasından süzülen bu sular, artık bölgenin enerji ve tarım potansiyelini belirleyen Ilısu Baraj Gölü'nü besliyor.
Yerel halkın tabiriyle "altı nehrin kavuşması", yalnızca bir doğa olayı değil; bölgeyi yüzyıllardır ayakta tutan su medeniyetinin de sembolü…
Siirt'in en bilinen termal merkezleri arasında yer alan Billoris (Garnave) kaplıcaları, tam da bu su birleşim hattının 10 kilometre aşağısında bulunuyor.
Kaplıcalara gelen ziyaretçiler çoğu zaman bölgenin doğal güzelliğini fark etse de, bu eşsiz jeolojik yapıyı oluşturan su ağının devasa büyüklüğünü bilmeyebiliyor. Oysa aynı bölgede:
Kezer Çayı yıllardır Siirt merkezine hayat verirken,
Pisyar ve Başur vadileri tarım için can damarı olmuş,
Batman ve Dicle ise bölgenin tarihsel ticaret yollarına yön vermiştir.
Tüm bu akarsuların ortak yatağa kavuşması, bugün Ilısu Barajı'nın temel beslenme kaynağını oluşturuyor.
Altı ana nehirden beslenen su sistemi, birleşme noktalarının ardından yaklaşık 60 kilometrelik bir su birikintisi oluşturarak Ilısu Barajı Gölü'nü meydana getiriyor.
Bugün Türkiye'nin en büyük baraj göllerinden biri olan Ilısu, elektrik üretiminden sulamaya, turizmden ulaşım rotalarına kadar pek çok alanda bölgeye yeni ufuklar açtı.
Uzmanlara göre bu su havzası yalnızca bir baraj gölü değil, gelecekte:
Ekoturizm,
Termal turizm,
Su sporları,
Doğa fotoğrafçılığı,
Yeni tarım sahalarının oluşumu gibi alanlarda da büyük potansiyel taşıyor.
Coğrafi olarak bakıldığında suyun bu yolculuğu adeta bir belgesel niteliğinde:
Ğıyert (Geyikdere) bölgesi: Dağların arasından gelen kaynak suyu ve Botan üst havzasının giriş kapısı.
Botan Çayı hattı: Yüzyıllardır Siirt ve Eruh arasındaki yaşamın ana damarı.
Nehirlerin birleşme noktaları: Dicle, Batman, Pisyar, Başur, Kezer ve Zorova aynı havzada buluşuyor.
Billoris/Garnave Termal Bölgesi: Jeotermal hareketliliğin en güçlü olduğu nokta.
Ilısu Baraj Gölü: 60 kilometrelik dev bir su aynası ve modern enerji merkezi.
Bugün Siirt–Eruh hattı, altı büyük akarsuyun tek bir noktada buluştuğu nadir coğrafyalardan biri olarak Türkiye'nin su medeniyeti açısından en özel bölgeleri arasında gösteriliyor.
Yerel halkın tarih boyunca suya bağlı yaşam tarzı, günümüzde barajın verdiği yeni imkanlarla birleşerek bölgeye ekonomik ve turistik anlamda farklı bir ivme kazandırıyor.
Uzmanlar, doğru planlama ile bu coğrafyanın:
Türkiye'nin yeni turizm koridorlarından biri olabileceğini,
Doğal yaşamın korunması halinde uluslararası standartlarda bir ekoturizm merkezi haline gelebileceğini,
Tarımsal çeşitliliğin ciddi şekilde artabileceğini belirtiyor.